29 Temmuz 2010 Perşembe

NOHUTLU PİLAV



İşlerimin yoğunluğu arttıkça tarif yazmaya vakit bulmakta zorlanıyorum:) Bir sürü tarifim birikti ama hepsini yazmak için bir de zamana ihtiyacım var:) Pirinç pilavını evde çok fazla yapmamama rağmen çok severim. Sağlık açısından sıklıkla bulgur pilavı yaparım ama yine de bence pirinç pilavının yerini tutmuyor:) Tarifim aslında daha önce verdiğim pilav tarifimden ufak değişikliklere sahip.

Malzemeler;
  • 2 su bardağı pirinç
  • 3 su bardağı sıcak su
  • 1 yemek kaşığı tereyağı ve ayçiçek yağı
  • 1 su bardağı haşlanmış nohut
  • Tuz
  • Karabiber




Yapılışı;
  • Pirinçleri içi su dolu bir kapta yaklaşık 25-30 dakika kadar bekletin.
  • İyice yıkadıktan sonra yağlarınızı eritttiğiniz pilav tenceresine ekleyip bir kaç dakika kavurun.
  • Tuzunu ve karabiberini ilave edin.
  • 3 su bardağı sıcak suyu da ekledikten sonra tencerenin kapağını kapatıp orta ateşte pişmeye bırakın.
  • Suyunu çektiği zaman zaten önceden haşlanmış olan nohutlarınızı ilave edip tencerenin altını kapatın.
  • Tencerenin ağzına kağıt havlu kapatıp, 10 dakika kadar demlemeye bırakın.
  • Servisten önce tahta kaşıkla iyice harmanlayın.

Afiyet olsun...

27 Temmuz 2010 Salı

MERCİMEK KÖFTESİ




Çok çok çok sevdiğim ve bir misafirim geleceği zaman severek yaptığım bir ikramdır. Bereketlidir de:) Özellikle marulla beraber yemeğe bayılırım:) Yapacak herkese şimdiden afiyet olsun:)

Malzemeler;
  • 1 su bardağı kırmızı mercimek
  • 2 su bardağı ince bulgur
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • Yarım demet maydanoz
  • 4-5 dal taze soğan
  • 3 yemek kaşığı riviera zeytinyağı
  • 1 çay bardağı sıcak su
  • Tuz, karabiber
  • Pulbiber, kimyon, sumak, kişniş

Süslemek için;
  • Kıvırcık marul yaprakları

Yapılışı;
  • Yıkayıp suyunu süzdüğünüz mercimeklere, üzerlerini geçecek kadar su ekleyip kaynamaya bırakın.
  • Mercimekler dağılıp hafif sulu kalıncaya kadar pişirin.
  • Mercimekleri derince bir kaba alıp üzerlerine bulgurları ilave edip iyice karıştırın ve ağzını kapatıp yaklaşık 45 dakika bekletin.
  • Zeytinyağınızı koyduğunuz tavada yemeklik doğradığınız soğanı saydamlaşana kadar kavurun ve üzerine biber salçasını ekleyin.
  • En son karabiber ve pul biberi de ekleyip, sıcak suyunu koyun ve karıştırıp tavanın altını kapatın.
  • Hazırladığınız bu salçalı karışımı beklettiğiniz mercimekli karışıma ekleyin ve iyice karıştırıp tekrar kabın ağzını kapatın.
  • Bu arada maydanozları ve taze soğanları ufak ufak doğrayıp, beklettiğiniz kabınızın içine katın.
  • Tuzunu, kimyonunu ve dilediğiniz diğer baharatları da ekledikten sonra iyice yoğurun.
  • Elinizle çiğ köfte gibi şekil verdikten sonra marul yaprakları ile süsleyerek servis yapın.



Afiyet olsun...

26 Temmuz 2010 Pazartesi

ÇİLEKLİ KURABİYE



Sonunda o eksik, bu fazla, yok kıyafet, yok gelinlik derken düğünümüzde oldu bitti:) Çok çok çok güzel oldu. Herkesin çok da eğlendiğini gördüm. Herşeyden önce biz çok eğlendik. Uzun zamandır hiç bu kadar eğlendiğim bir düğüne gitmemiştim:) Kendi düğünümüz diye demiyorum ama gerçekten sürekli ağzım kulaklarımda bir düğündü. Hatta kızım bile karnımda sürekli hop hop ediyordu. Gece eve dönüp yattığımızda onun hala yatmadığını hissettim:)

Yavaş yavaş düğün yorgunluğunu atarken yavaş yavaş da tariflerime kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Bu kurabiyeyi o kadar sık yapıyorum ki, sayfama koymayı unutmuşum:) Yanlış hatırlamıyorsam bu tarifi çok zaman önce denizesintisi diye bir sayfadan bakıp yapmıştım. Gerçekten hem çok pratik hem de pişerken bütün mutfağa yayılan o çilek kokusu süper:)






Malzemeler;
  • 1 paket oda sıcaklığında margarin
  • 1 paket çilekli puding
  • 3 yemek kaşığı pudra şekeri
  • Aldığı kadar un
Üzeri için;
  • Çilek marmeladı
Yapılışı;
  • Marmelad dışındaki tüm malzemeyi yoğurma kabınızın içine alıp yoğurun.
  • Kulak memesi kıvamına gelinceye kadar un ekleyin.
  • Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp istediğiniz şekli vererek tepsi dizin ve ortalarını sonradan içlerine marmelad koyabilmeniz için işaret parmağınızla çukurlaştırın. (Biraz bastırarak çukurlaştırın çünkü pişerken kurabiyeler de bir miktar şiştiği için düzleşiyor.)

  • 175 derecede önceden ısıtılmış fırında 15 dakika pişirin.
  • Biraz ılındıktan sonra bir çay kaşığı yardımı ile ortalarına çilek marmeladı koyarak servis yapın.

Afiyet olsun...

21 Temmuz 2010 Çarşamba

TRUFF


Uzun zamandır denemek istiyordum. Kısmet kına gecesineymiş. Truff da o gece yaptığım ikramlardan birtanesiydi. Aslında ben iki ölçekten yaptım bol bol olsun diye. Ama tarifi tek ölçek olarak veriyorum. Çok kesin miktarları da yok aslında bu tarifin ama ben yaptığım şekli ile yayınlamak istedim. Ben yaptıktan sonra da çikolata sosuna daldırıp öyle süsledim. Başta eşim olmak üzere herkes çok çok beğendi ve tabii ki hiç kalmadı:) Kesinlike bir ara deneyin derim. hele de aniden gelecek bir misafir var ise yarım saatte yaparsınız. Hem görünüşü güzel hem tadı.


Malzemeler;
  • 1 adet iki katlı çikolatalı pastaban
  • 1 su bardağı dövülmüş ceviz
  • 1 su bardağından biraz daha az bitter çikolata sosu

Üzeri için;
  • Kalan bitter çikolata sosu
  • Renkli pasta süsleri
  • Çikolatalı pasta süsleri
  • File fındık
  • Hindistan cevizi
  • Toz antep fıstığı
  • Kakao

Yapılışı;
  • Öncelikle pastabanınızı ufak parçalara ayırıp rondoda toz haline gelinceye kadar çevirin.
  • Tüm pastabana bu işlemi yaptıktan sonra hepsini yoğurma kabınızın içine alın.
  • Dövülmüş cevizlerinizi ilave edin.
  • Azar azar bitter çikolata sosunu ekleyip tahta kaşık yardımı ile karıştırın.
  • Karışım sizin için yuvarlaklar yapmaya elverişli bir noktaya geldiğinde çikolata sosu ilavesini bırakın.
  • Ceviz büyüklüğünde parçalar alıp elinizde yuvarlayın.
  • Çikolata sosuna batırıp istediğiniz süsleme ile üzerini kaplayın.
  • Renkli servis kağıtlarına koyup servis yapın.

Afiyet olsun...

KINA GECESİ

Ve gelelim kına gecesineeee.... Aslında kına gecesinin en güzel detayları -yenilen ikramların dışında:) - aşağıdaki aksesuarlardı:)

En azından annemle benim üstümüzdeki hüznü bir miktar atmamıza sebep oldu:) Belki sizlerde bu tip organizasyonlarınızda kullanırsınız diye en azından satınalınanları belirtmek istedim.

Öncelikle kınadaki tüm kızların başına taktığı duvakların imalatı anneme ait:) Benim özel ricam üzerine de gelin telleri ile süslenmiş duvaklar gerçekten ilgi odağı oldu:)


Bu güzel papyonları bileklerimize taktık. Yazısı artık kopmuş ama üstünde kına gecemiz ile ilgili de yazı vardı. Bu bileklikler http://www.caramelistanbul.com/ sitesinden sipariş edildi. Bu sayfada birçok organziasyon için alabileceğiniz çok fazla çeşit var. Ben şimdiden bebişim için bir sürü şey seçtim bile:)





Bu güzel bıyıkları da kardeşimin arkadaşı canım Sinemcim yaptı. Kendisinin sayfası zaten bende de kayıtlı. Bu ve bunun gibi daha bir sürü yaka iğneleri ve detaylar için lütfen tık tık:) Ayrıca bekarlığa veda gecesindeki kardeşimin t-shirtünün tüm tasarımı ve boyamaları da kendisine ait:)


Ellerimize, kınaları yaktıktan sonra arka taraflarında pamuk ve nazar boncuklu lastik olan bu güzel gülleri taktık. Bunlar annem tarafından Eminönü'nden alındı:)



Kendiliğinden paketlenmiş ve içlerinde kına olan bu şirin keseler erkek tarafından geldi.



Yine annem tarafından gülün yetmediği yerde ellere bağlamak için Eminönü'nden alınan ama daha çok oynarken kullanılan şıkır şıkır mendiller.



Ve çok güzel bir sepet içinde erkek tarafı tarafından getirilen paketlenmiş kuruyemişler.


İşte böyle bir gece yaşadık. Bununla beraber tabii annem ve ben tarafından yapılan bir sürü ikram. Onları da yavaş yavaş toparlayıp yayınlayacağım. Çok güzel, çok keyifli bir o kadar da hüzünlü bir gece oldu. Ama insanoğlu garip. 1 dakika önce kına yakılırken ağladık. 10 dakika sonra oyun havalarında oynadık:) Biz de böyleyiz...


Herkesi çok öpüyorum...

20 Temmuz 2010 Salı

BEKARLIĞA VEDA GECESİ



İnanılmaz yorucu ama bir o kadarda keyifli ve eğlenceli bir haftasonu geçirdim. Nerden başlayacağımı bilmiyorum:) Hem çok yorgunum hem çok yoğunum hem de çok keyifliyim:) Cumartesi akşamı kız kardeşimin arkadaşları onun için bir bekarlığa veda gecesi düzenlemişlerdi. Ortaköy'den Bebek'e giderken Boğaziçi Köprüsü'nün altından geçtikten sonra solda yer alan LEVENDİZ adlı mekandaydık. Çok hoş bir yerdi. Hem ortamı, hem müzikleri, hem yemekleri kısacası herşeyi. Bu tip organizasyonlar ya da yemekleriniz için tavsiye edebileceğim bir yer olduğundan, hem yaşadığımız bu güzel geceyi sizlerle paylaşmak hem de mekanı azıcık tanıtmak istedim.

İşin bizim için eğlenceli diğer bir yönü ise, başka bir masada da bir kına gecesi vardı:) Hatta gecenin ilerleyen saatlerinde kardeşimle o masadaki evlenecek kızı sahnenin ortasına oturtup, bizleri etrafında döndürdüler ve malum türküyü söyledik:) Çok keyifli ve güzeldi. Ama şunu belirtmek isterim ki "yüksek yüksek tepeler" türküsü bir erkeğin sesinden dinlendiğinde çok da hisli olmuyor:)


Lafı fazla uzatmadan sizi kısaca bir lezzet turuna çıkarmak istiyorum. Tüm mezeler bence tam olması gerektiği tadlarında ve tazeliklerinde idi. Önümüzdeki herşey sürekli yenileniyordu. Kalamarından, ciğer tavasına, balığına, irmikli dondurmasından meyvasına kadar sürekli yemeklerin biri geldi biri gitti. İlk meze grubundan sonra hızla yemeğe ve eğlenceye daldığımız için diğer ikramları fotoğraflayamadım ama onları görmek için de oraya bir gidin derim:)


Oturduğun yerden görünen muhteşem manzara:)

Ve tüm mezeler...











Nasıl? Hepsi süper duruyor di mi? Garanti ederim tadsanız çok da beğeneceksiniz. Böyle çok keyifli bir gece geçirdik ve ertesi gün de kına gecesi olduğu için geceyi çok uzatmadan evlere dağıldık. Bu arada söylemeyi unuttum o günün sabahında benim kuzenimin de nikahı vardı. Bir de oraya da katıldık:) Yani onu dedim bir de hamile olmasam demek neler yapacağım:)


Birazda kardeşim ile ilgili konuşmak istiyorum. Seda (kardeşim) aslında benim için bir kardeş değil çocuğum gibi. Zaman gerçekten çok çabuk geçiyor. İnanın hala aklımdadır karyolasında yatarken ona yemeğini yedirmeye çalışmam:) Derken el ele tutuşarak ilkokula gidişimiz, üniversite sınavında bahçede bekleyişim, arkadaşları, gece dışarı çıkma izinleri... Ne zaman büyüdüğünü anlamadım. Neyse yine duygusala bağlamayayım:)



Birkaç gün içinde kına gecemizden de parçalar vereceğim. Ama malum o gece biraz duygusal bir gece geçirdiğim için çok fazla fotoğraf çekemedim. En azından kına gecemizin güzel detaylarını ve kendi yaptığım ikramlarımı çektim:)




Canım kardeşim sana şimdiden çok çok mutluluklar. Seni çok seviyorum...

16 Temmuz 2010 Cuma

ETLİ YAPRAK SARMASI


Herkese hayırlı cumalar. Yine bir hafta daha çabucak geçti. Çok çok sevdiğim bir yemek ile ben de haftasonuna girmek istedim. İnşallah önümüzdeki hafta kına ikramlarının mükemmel tarifleri ile döneceğim:)

Malzemeler;
  • 250 gram asma yaprağı
  • 500 gram yağsız kıyma
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 çay bardağı pirinç
  • 1 adet domates
  • 2 yemek kaşığı domates salçası (tatlı biber salçası da kullanılabilir)
  • Yarım demet maydanoz
  • Margarin
  • Tuz
  • Karabiber

Üzeri için;
  • Yoğurt
  • Sarımsak (isteğe bağlı)


Yapılışı;
  • Öncelikle yaprakları kaynayan suya atıp 5 dakika kadar haşlayın.
  • Soğanları rendeleyin.
  • Maydanozları, domatesleri doğrayın.
  • Bir kabın içinde tüm malzemelerinizi koyup güzelce karıştırın.
  • Yaprakları ortadan ikiye bölün ve damarlarını çıkarın. (Biz sarmayı ufak ufak yemeği severiz)
  • Tencerenin dibine birkaç yaprak serin. Özellikle yırtık olanları koymakta fayda var.
  • İkiye böldüğünüz yaprakların geniş kısmına iç harcınızdan koyup, kenarlarını katlayın ve sarın.
  • Düzgün bir şekilde tencereye dizdikten sonra, üstüne bir kaç parça margarin koyun.
  • Isıya dayanıklı bir tabağınızı ters çevirip sarmaların üzerine açılmamaları için kapatın.
  • Tabağın hizasına gelecek şekilde ılık su ekleyip orta ateşte pişirin.
  • Üzerine sarımsaklı yoğurt koyup servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun...

14 Temmuz 2010 Çarşamba

TAVUK SOTE



Biliyorum yine bir süredir yokum. Öncelikle beni merak eden herkese teşekkür ederim. Ben de bebeğimde çok iyiyiz. Ama işte artık kardeşimin düğün hazırlıklarında son 200 metre:) Bu haftasonu bekarlığa veda partisi, kına derken yine yoğun geçecek. E tabi her organizasyonun kıyafeti, saçı başı ayrı plan:) Üstelik de sürekli büyüyen bir karnınız var ise inanın stres daha da artıyor. Neyse ki henüz çok kilo almadığım için kıyafet konusunda sıkıntım olmadı:) Ama yorgunluk maksimum:) O yüzden de yemek yapsamda fotoğraflayamıyorum. Fotoğraflasam yayınlayamıyorum şeklinde sorunlarım oluyor. Şu düğünü atlatalım daha düzenli olacağım:)

Bugün için yine çok pratik bir tarifim var. Tavuk sote. Bizim evde balık ile tavuk çok sık tüketilir. Hem yapması hızlı hem de sindirimi kolay olduğu için tavuk soteyi herkese öneririm.


Malzemeler;
  • 1 paket göğüs tavuk
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 paket mantar
  • Yarım su bardağı haşlanmış bezelye
  • 2 adet havuç (Haşlanmış ve ufak ufak doğranmış)
  • 1 adet patates (Haşlanmış ve ufak ufak doğranmış)
  • 3 adet acı sivri biber
  • 2 adet domates (Soyulmuş, küp küp doğranmış)
  • Yarım demet maydanoz
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 2 yemek kaşığı riviera zeytinyağı
  • Kekik, biberiye
  • Tuz, karabiber
Yapılışı;
  • Öncelikle yemeklik doğradığınız soğanları zeytinyağını koyduğunuz tencerede saydamlaşana kadar kavurun.
  • Göğüs etlerini sotelik olacak şekilde küpler halinde doğrayın.
  • Sivri biberleri ve maydanozları doğrayın.
  • Tencereye salçaları ilave edip karıştırın.
  • Doğradığınız tavukları ekleyip 5 dakika kadar karıştırarak kavurun.
  • Mantarları güzelce yıkayıp limonlu suya atın ve bol su ile durulayıp doğrayın.
  • Hazırladığınız tüm bu malzemeyi (bezelyeler, havuçlar, patatesler, biberler, mantarlar, maydanozlar ve domatesler) tencereye ekleyin.
  • 1-2 kere karıştırdıktan sonra üzerine 1 bardak sıcak su ekleyip tencerenin kapağını kapatın ve tavuklar yumuşayana kadar orta ateşte pişirin. (Ben düdüklü tencerede yaptığım için çok daha hızlı oldu. Tavsiye ederim:) )
Afiyet olsun...

8 Temmuz 2010 Perşembe

SÜTLÜ NOHUT ÇORBASI

İlk defa denediğim ama çorba ile çok arası olmayan eşimin bile çok severek içtiği bir çorba oldu. Gülhan Kara'nın kitabında okumuştum bu çorbayı. Yeni deneyebildim ama gerçekten beklediğimden çok lezzetli oldu. Mutlaka tavsiye ederim. Bu arada herkesin Miraç kandili kutlu olsun...

Malzemeler;
  • 2 su bardağı haşlanmış nohut
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı un
  • 1 yemek kaşığı domates püresi
  • 2 su bardağı süt
  • 4 su bardağı sıcak su
  • 1 tatlı kaşığı kuru nane
  • 2 yemek kaşığı riviera zeytinyağı
  • Tuz
  • Karabiber

Yapılışı;
  • Yemeklik doğradığınız soğanları, zeytinyağı koyduğunuz tencerede saydamlaşana kadar kavurun.
  • Un ve domates püresini ilave edip kavurmaya devam edin.
  • Sıcak suyu (bu et suyuda olabilir) yavaş yavaş ekleyip karıştırın ve kaynamaya bırakın.
  • Haşladığınız nohutlardan 4 yemek kaşığı nohutu ayırıp kalanını çorbanıza ilave edin.
  • Sütü ekleyin.
  • Kuru nane, tuz ve karabiberini de koyduktan sonra el blendırı ile pürüzsüz hale getirin.
  • Ayırdığınız nohutları da çorbanıza ilave edip bir taşım kaynatın.


Afiyet olsun...

MİM LENMİŞİM:)

Selam:) Sevgili Benhurum tarafından mimlenmişim:) Çoookkk öpüyorum seni canım arkadaşım. Veeee muhteşem soruları cevaplamaya geçiyorum:)

1. Hangi işleri yarım bırakırsın ya da bıraktığın neler var?

Aslında yarım bırakacağımı düşündüğüm işe hiç başlamam:) Ama eğer bir işe başladıysam -ne kadar hevesli olayım ya da olmayayım - mutlaka bitiririm çünkü takıntılıyım o konuda:)

2. Yakın zamanda kaybettiğin biri var mı?

Şükür yok.

3. En ağır bulduğun, sana dokunan bir yemek var mı?

Aslında bir Rizeli olarak Karadeniz mutfağına bayılırım. Ama bazı yemeklerini çok sevmeme rağmen sonrasında nefes alamadığımı hissediyorum mesela hani şu bol tereyağlı ve Rize peyniri ile yapılıp da en lezzetli kısmının tencerenin dibi olan mısır unlu "muhlama":) Biliyorum tartışmasız çok lezzetli ama yedikten sonra dokunduğunu hissediyorum sanki:)

4. Cinsellik ve aşk anlamında unutamadığın biri var mı?

Eşim, eşim, eşim.

5. Çocukken sevdiğin çizgi filmler?

Şirinler:)

6. Blogger'a ne zaman kayıt oldun? Kim vesile oldu? Nereden duydun?

14 Ocak 2010 tarihinde blog hayatım başladı:) Tamamen kendi isteğimle başladım. Zaten evlendiğimden sürekli sayfaları takip edip yemekler yapıyordum. Sonraları neden bende bu şekilde bir sayfa hazırlayıp, özellikle yeni evli olup yemek yapmaya başlayacaklara yardımcı olmayayım dedim ve başladım:) Ayrıca mutfakta olmayı çok seviyorum. Bundan daha güzel bir uğraş olabilir mi:)

7. Çok paran oldu ne yaparsın?

Aslında bilmiyorum. Çok param olursa neler almayı isterim, bir yere gitmek ister miyim nedir ne değildir hiç düşünmedim. Ama önce sağlık diyerek sanırım çocuğum için kullanırım. Şu anda hamileyim ve daha şimdiden hayat onun etrafında dönmeye başladı bile:)


İşte böyle:) Ben de bu mimi okuyan herkese gönderiyorum:)

7 Temmuz 2010 Çarşamba

TİRAMİSU

Herkese yine kısa bir aradan sonra merhaba:) Aslında çok çok sevdiğim, evde hiç ziyan olmayan bir tatlıdır Tiramisu. Özellikle bu şekilde klasik tarzda yapılanı çok severim ben. Geçen haftasonu yapmıştım bu tatlıyı ama malum fotoğraflarımı çok beğenmediğim ve de tatlının yanına süslemeler yapamadığım için yayınlamamayı düşündüğüm bir tarif olmuştu. Sonra vazgeçtim. İlerleyen zamanlarda daha güzel bir fotoğrafını çektiğim zaman değiştiririm diyerek tarife geçtim. Kremasının tarifini Sarı Mutfak - Handeciğimden almıştım. Kendisine tekrar teşekkür ederim:) Tarifin orjinali için tık tık...


Malzemeler;
  • 1 adet iki katlı kakaolu pastaban
  • Yarım kilo süt
  • 2 adet yumurtanın sarısı
  • 1 çay bardağı şeker
  • 2 çorba kaşığı un
  • 1 çorba kaşığı mısır nişastası
  • 1 paket labne peyniri
  • 1 paket üçü birarada nescafe
  • Kakao
Yapılışı;
  • Tatlının muhallebisini hazırlamak için bir tencereye sütü, yumurta sarılarını, şekeri, unu ve nişastayı koyup koyulaşıncaya kadar karıştırarak pişirin.
  • Koyulaşınca altını kapatıp ılınmaya bırakın.
  • İçine labne peynirini koyıp mikserle çırpın.
  • Pastabanınızın ilk katını servis tabağınıza alıp üstünü sulandırılmış üçü birarada nescafe ile ıslatın.
  • Muhallebinizin yarısını ıslattığınız kek katınızın üstüne dökün.
  • Diğer katı da üstüne koyup kekinizin üst katını da aynı şekilde ıslattıktan sonra, kalan muhallebiyi dökün ve kekinizin her tarafına sürün.
  • Üstüne bir çay süzegeci yardımıyla kakao serptikten sonra dolaba kaldırın.
  • Soğuyunca dilimleyerek yanında çikolata ile servis yapın.
Afiyet olsun...

2 Temmuz 2010 Cuma

İZMİR KÖFTE



Herkese iyi haftasonları şimdiden:) Mis gibi, leziz mi leziz bir İzmir Köfte ile bu haftaya da veda edelim:) Ben çok severim İzmir Köfteyi ki eminim İzmir'de alası yapılıyordur:) Yine de benim bu tarifimi de denemenizi öneririm.

Bu haftasonu kızkardeşimin evine çeyiz yerleştirmeye gideceğiz. Tüm gün çalışacağız anlayacağınız. Pazar günü umarım biraz dinlenebilirim bebişimle. Hem hamilelik halsizliği hem de kardeşimin düğün hazırlıkları derken denemek istediğim tarifler biriktide birikti. İnşallah bu haftasonu biraz zamanın olur onlar için:) Yine çok uzattım lafı. Hemen tarifime geçeyim:) Bu tarifi Gülhan Hoca'nın kursundayken beraber yapmıştık.

Malzemeler;
  • 500 gram köftelik kıyma
  • 1 adet kuru soğan
  • Yarım demet maydanoz
  • 2-3 yemek kaşığı galeta unu (ya da 2 adet bayatlamış ekmek içi)
  • 1 yumurta
  • 1 çay kaşığı kimyon
  • Tuz
  • Karabiber
  • Sıvıyağ (Kızartmalık)

Salça sos için;
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 su bardağı sıcak su
  • 1 tatlı kaşığı tuz

Yapılışı;
  • Soğanları rendeleyin. Maydanozları küçük küçük kıyın.
  • Yoğurma kabınızın içine galeta unu (eğer galeta unu kullanıyorsanız 1 yemek kaşığı da su ekleyin), yumurta, soğan, maydanoz, kimyon, tuz ve karabiberi ekleyip güzelce yoğurun.
  • Elinizi ıslatarak köftenizden yumurta büyüklüğünde parçalar koparıp avuç içinizle uzun köfte şekli verin.
  • Patatesleri soyup elma dilimi şeklinde doğrayın.
  • Derin bir tavada az bir sıvıyağı kızdırıp patateslerin yüzleri kızarak şekilde çevirerek kızartın.
  • Aynı şekilde köfteleri de hafifçe kızartın.
  • Salçalı sosu hazırlayın.
  • Pişireceğiniz tencereye köfte ve patatesleri sıra sıra, resimdeki gibi dizdikten sonra üstüne salçalı sosu dökün.



  • Tencerenizin kapağı kapalı olarak orta ateşte 15-20 dakika pişirin.


Afiyet olsun...

1 Temmuz 2010 Perşembe

SÜZME MERCİMEK ÇORBASI

Çok çok çok sevdiğim bir çorba tarifi ile karşınızdayım bugün:) Süzme mercimek çorbası. Her zamanki gibi yapımı çok kolay bir çorba. Bol limon ile de içildiğinde fazla söze gerek yok:)

Malzemeler;
  • 1 su bardağı kırmızı mercimek
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 4 su bardağı su
  • 1 çay kaşığı kimyon
  • 1 tatlı kaşığı kuru nane
  • Tuz
  • Karabiber

Yapılışı;

  • Yıkayıp süzdüğünüz mercimekleri suyunuzu koyduğunuz tencereye koyup pişmeye bırakın.
  • Bu esnada kimyonu ve tuzu ekleyin.
  • Kuru soğanı soyup bütün olarak suya atın. (Ben bütün olarak kullanıyorum ama isterseniz 2 ya da 4 parçaya da ayırabilirsiniz)
  • Mercimekler dağılana kadar orta ateşte pişirin.
  • Salçayı biraz su ile sulandırıp çorbaya katın.
  • El blendırı ile çorbayı ezerek çorba kıvamına getirin. Blendırınız yok ise kevgirden geçirip süzün.
  • Kuru naneyi ve karabiberi ilave edip bir taşım kaynatın.
  • Yanında limon ile servis yapabilirsiniz.



Afiyet olsun...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Hosted by Blogger.Designed by Afet Ergüfor onlyTümayın Mutfağı ©2010 All rights reserved.